İşte benim güzel annem
Bildiğin gibi
Attığı her adımdan sonra
Topuklarının her birini kan tutan,
Yandığı
o tek kutsalı "geceler" boyunca
Göğsündeki şiirleri yakıp
Yeni bir güne "hazır ol"an,
Çokça ama çokça
Sanki ama sürekli
Üzerinde bir cinayet sonrası yorgunluğu
Gölgesi kendisinden büyük ağaçlar boyu
Üşümeyi bir ödev sayan
Kırmızısı göğün kemerlerinden büyük
renkler boyu
Yaşamayı can izi sayan,
Yaşamayı canından büyük
Ve ille de atan kalpler boyunca
Bir denizin alçıya alınmış sularında
Bir hayalşörün gökdelenlere
Göklere
İblislere
Kanlara
kanatanlara
çektiği zırhında
yaşamayı can izi,
yaşamayı
"duruş"un önsözü
Var sayan.
Ve benim güzel annem
Bir türlü "duramayan"
Ve bir türlü soğuk bir tarihten ürküp
Dokunduğu her yeri aşka
Dokunduğu her yeri
Nasıl derler
"aşk"a
Çalamayan,
Bir türlü sürekli korkan
Sürekli kapıyı tıklayan
Ve hep gerisin geri kaçan
Yepyeni bir yeryüzünden
Yerin binbir surat yüzünden
Çalıların çırpıların
Düşlerinde
O muhteşem bozkırları yad ettikleri
O muhteşem bozkırları
Var ettikleri
Kanın hep çağladığı
Kanın bir bilekten dışarı
Yaşamak için çağladığı,
Bir kıtanın hissettiği
Bir güney kıtasının hissettiği
Bir kuzey kıtasının
Bir şehrin bir ülkenin bir ırkın
Ve sıradan
Sıradan bir yaşamın hissettiği,
Sıradanı yücelten bir göğün
Göğün yaslı
Göğün yaşlı
Bir türkünün kollarına durduğu
Göğün siyah-kahverengi-mavi-açıkmavi-dahadaaçıkmavi
Bir kurguya yenildiği
Bir kurgunun ona yenildiği
Bir öyküde;
Ki benim güzel annem
Öyle olduğu
Öyle olurdu
Öyle
oldu
benim yaşamım dediğim.
Öyle ki güzel annem
Benim yaşamım dediğim
Bir öykü oldu
Bir nehrin bir diğer nehre taş attığı,
Bir diğer şafağında bir nehrin
Düşperestlerin hep
Şafaksız uyandığı.
Bir düğün oldu
Bin gece ve bin gün süren
Bin kere binbir yoksulluğun
Kalem kalem
elimde ağladığı.
Öyle ki güzel annem
Benim yaşamım bir öykü oldu
İçinde hiç hesapta yokken
Kanımdan bir rengin
Kanıma çok yakışan
Parmağımın izine
Hiç hesapta yokken
İzler kattığı
İzleyen herkesin aşık olur gibi
Benim bir gün aşık olduğum gibi
Her seferinde yolcu olan
Her seferinde kan tutan
Bir ömre bir akla bir yüze
anlamlar kattığı,
"yani benim güzel annem
alacaşafağında ülkemin
yıldız uçurmak varken
oturup yıldızlar içinde
kendi buruk kanımı içtim"*,
Ama benim güzel annem
Buruk bir kan dediğin bu "sıradan öykü"nün
Bütün 'olmaz'larını taşlayan
Bir kadının göğsünden
insanlığın bütün dinlerini utandıran
peygamber sözü gibi bir aşkın
bütün ayetlerini
bütün ayetlerini içtim.
"Yani benim güzel annem
Alacaşafağında"* ömrümün
Ölmek varken kana kana
Ölmek varken selam gibi
Bir kuşağın alın yazısına
Oturup bir kadının
Soluk kokan yoluna
Yolumun öyküsünü
Kana kana içtim.
Yani benim güzel annem
Ölmek varken selam gibi
Oturup kendi öyküme
Bin gece ve bin gün süren
Bir düğünde
Her can gibi kanayacak bir tırnağın
yaşamasını seçtim.
Yani benim güzel annem
Kırk taşı ve kırk öyküyü
Kırk kuyuyu ve kırk sövgüyü
Ardımda bırakıp
Kanımın rengine fena halde çalan
Bir kadını seçtim.
Yani benim güzel annem
Yaşamayı ve yaşamanın
kendisinden çok daha tutkulu büyüsünü:
yaşamanın öyküsünü seçtim.
* nevzat çelik / şafak türküsü.
Yoğunluk
- fotoğraflar (8)
- bazı şeyler (7)
- bir gün (2)
- draffut (2)